A00.1 Kolera, Vibrio cholerae 01, biovar eltor’a bağlı
A00.1, Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen ve uluslararası alanda hastalıkların, yaralanmaların ve sağlık durumlarının sınıflandırılmasında kullanılan ICD-10 (Uluslar…


A00.1, Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen ve uluslararası alanda hastalıkların, yaralanmaların ve sağlık durumlarının sınıflandırılmasında kullanılan ICD-10 (Uluslararası Hastalık Sınıflandırması, 10. Revizyon) sisteminde yer alan bir koddur. Tam tanımı "Kolera, Vibrio cholerae 01, biovar El Tor’a bağlı" şeklindedir. Bu kod, kolera hastalığının belirli bir türünü ifade eder ve hem tıbbi teşhislerin standardize edilmesinde hem de epidemiyolojik verilerin toplanmasında önemli bir rol oynar.
Kolera, Vibrio cholerae adlı gram-negatif, virgül şekilli bir bakterinin neden olduğu akut bir bağırsak enfeksiyonudur. Bu hastalık, genellikle kirlenmiş su kaynakları veya yiyecekler aracılığıyla insanlara bulaşır. Bakteri, ince bağırsakta çoğalarak toksin üretir; bu toksin, bağırsaklarda aşırı sıvı salgılanmasına neden olur ve sonuçta hastada sulu ishal, kusma ve hızlı sıvı kaybı (dehidrasyon) gibi belirtiler ortaya çıkar. Tedavi edilmediği takdirde, özellikle sıvı kaybı kontrol altına alınmazsa, kolera saatler içinde ölümcül hale gelebilir. Hastalığın bulaşma riski, temiz su ve sanitasyon eksikliği olan bölgelerde özellikle yüksektir; bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde veya doğal afetlerden etkilenen alanlarda salgınlar daha sık görülür.
A00.1 kodunda belirtilen "Vibrio cholerae 01, biovar El Tor", kolera bakterisinin belirli bir serogrup ve biyotipini işaret eder. Vibrio cholerae’nin iki ana serogrupu vardır: O1 ve O139. O1 serogrupu, tarihsel olarak kolera salgınlarının büyük çoğunluğundan sorumlu olan gruptur ve kendi içinde "klasik" ve "El Tor" olmak üzere iki biyotipe ayrılır. El Tor biyotipi, ilk olarak 1905’te Endonezya’daki El Tor karantina kampında tanımlanmıştır ve 1961’den itibaren yedinci küresel kolera pandemisine yol açan varyant olarak bilinir. Klasik biyotipe kıyasla, El Tor’un neden olduğu enfeksiyonlar genellikle daha hafif semptomlarla seyreder, ancak bu biyotip asemptomatik taşıyıcılar yoluyla daha uzun süre bulaşıcı kalabilir. Bu özellik, El Tor’un dünya çapında yayılmasında ve salgınların kontrol altına alınmasını zorlaştırmasında kritik bir faktördür.
Kolera tedavisinde temel yaklaşım, kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin yerine konmasıdır. Oral rehidrasyon tuzları (ORT) hafif vakalarda etkiliyken, ağır vakalarda intravenöz sıvı tedavisi gerekebilir. Antibiyotikler (örneğin, doksisiklin veya azitromisin) bakteriyel yükü azaltmak ve hastalığı kısaltmak için kullanılabilir, ancak esas hayat kurtarıcı müdahale sıvı tedavisidir. Aşılar da kolera riskini azaltmada etkili bir önlem olarak kullanılmaktadır; günümüzde Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmış oral kolera aşıları, yüksek riskli bölgelerde koruyucu bir strateji olarak önerilmektedir.
Tarihsel olarak, kolera insanlık üzerinde derin etkiler bırakmıştır. 19. yüzyılda başlayan pandemiler, modern sanitasyon ve su arıtma sistemlerinin gelişmesine öncülük etmiştir. El Tor biyotipi ise 20. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika’da milyonlarca insanı etkileyen salgınlara neden olmuştur. Günümüzde kolera hâlâ küresel bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir; Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl yaklaşık 1,3 ila 4 milyon vaka bildirilmekte ve on binlerce kişi bu hastalıktan hayatını kaybetmektedir.
Eğer koleranın biyolojisi, tarihsel etkileri, günümüzdeki durumu veya başka bir yönü hakkında daha fazla detay isterseniz, sormaktan çekinmeyin!
Yorumlar