Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası araştırmacıların işbirliğiyle yapılan kapsamlı bir analize göre, 2022 yılında yaşamın ağır yükünü çeken obezite, dünya genelinde her sekiz kişiden birini, yaklaşık olarak bir milyar insanı etkisi altına almış durumda. Giderek artan bu sayılar karşısında erkekler ve erkek çocukları özellikle risk altında görünüyor. Geleceğimiz adına endişe verici bu tablo, The Lancet dergisinde yayımlanan ve gözler önüne serilen raporla bilimsel bir temele oturuyor.
Veriler tüm dünyadan geliyor; 190 ülke üzerinde 3,663 popülasyon tabanlı çalışma incelenmiş ve bu analiz beş yıl boyunca toplanan 222 milyon insanın vücut kitle indeksi (VKİ) verileri üzerine kurulmuş. Araştırma sonuçlarına göre, sadece yetişkinlerde değil, çocuk ve gençler arasında da obezite oranlarında dikkat çekici bir artış gözleniyor.
Son 30 yıl içerisinde erkek yetişkinlerde %17’lik, erkek çocuklarında ise %12’lik bir artış söz konusu. Kadınlar ve kız çocuklarında da benzer bir eğilim var; yaklaşık %14’lük kadın ve %8’lik kız çocuğu nüfusunda obezite ile yaşam mücadelesi devam ediyor.
Bu tablonun ciddiyeti açlık sorunu ile de perçinleniyor. Araştırmacılar dünyanın pek çok yerinde açlığın hala önemli bir halk sağlığı problemi olduğuna dikkat çekiyorlar, özellikle Güneydoğu Asya ve Sahra Altı Afrika gibi bölgelerde. Bu ikilem; hem kilo fazlalığı hem de beslenme yetersizliği karşısındaki durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus‘un son basın açıklaması ise bu konunun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ghebreyesus, obezitenin erken yaşlardan yetişkinliğe kadar önlenmesi ve yönetilmesinin önemine vurgu yapıyor ve bu konuda devletler ile toplumun, gerek DSÖ gerekse ulusal halk sağlığı kurumlarının önerdiği kanıta dayalı politikaları desteklemesi gerektiğini belirtiyor.
Ancak Ghebreyesus’un açıklamaları sadece kamusal kurumları kapsamıyor; aynı zamanda şirketleri de işin içine dahil ediyor. Ona göre, şirketler ürettikleri ürünlerin sağlık üzerindeki etkilerinden sorumlu tutulmalı. Bu da demek oluyor ki gıda endüstrisi başta olmak üzere, tüketicilere sunulan ürünlerin besin değeri ve kalitesine yönelik ciddi adımlar atılması gerekiyor.
Peki biz bireyler olarak obeziteyle mücadelede nelere dikkat etmeliyiz? İşte size bazı ipuçları:
- Düzenli Fiziksel Aktivite: Haftada en az 150 dakika orta şiddette egzersiz yapmak, obezitenin önlenmesinde büyük rol oynar.
- Sağlıklı Beslenme: Sebze ve meyve ağırlıklı bir diyet uygulamak, fast-food ve işlenmiş gıdalardan kaçınmak sağlıklı bir vücut ağırlığı için elzemdir.
- Bilinçli Tüketim: Pazarlama stratejilerine kapılmadan, etiket okuma alışkanlığı kazanmak ve gerçekten ihtiyacımız olan besinleri seçmek.
- Kamusal Desteğin Önemi: Devlet tarafından sunulan spor ve sağlık programlarına katılıp faydalanmak.
- Şirketlerle İşbirliği: Tüketiciler olarak aldığımız ürünleri iyice araştırarak, sağlıklı seçenekleri tercih edip şirketlere doğru mesajları vermek.
Unutmayalım ki obeziteyle mücadele yalnızca bireysel çabalarla sınırlı değil. Toplum olarak bu konuda ne kadar bilinçlenirsek ve eyleme geçersek, özellikle genç kuşakların geleceğini o kadar sağlıklı bir temele oturtmuş oluruz.
Makalenin tamamına göz atmak isterseniz tıklayabilirsiniz.
Bir Değerlendirme Bırak